Hizmetlerimiz

Gençlerin Yerel Yönetimlerden Talepleri

Gençlerin Yerel Yönetimlerden Talepleri

ÖNSÖZ

Okumakta olduğunuz belge, Türkiye’nin geleceğini dert edinmiş ve ülkemizin daha güzel yarınlar görmesi için elini taşın altına koymaya hazır gençler tarafından hazırlanmıştır. Ülkemiz ve dünyanın deneyimlemekte olduğu mütemadi dönüşüm ve devinim süreci içerisinde, Türkiye İçin Gençlik Hareketi üyeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milleti’nin aydınlanması, kalkınması ve muasır medeniyetler seviyesini aşması için gayret göstermekte ve çalışmalar yürütmektedir. Bu yüksek hedeflerimize erişilmesi noktasında yaşadığımız kentleri idare eden yerel yönetimlerin de belirleyici bir konumu bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz şehirler yaşamımızı, hayata bakışımızı, kültürel seviyemizi ve geleceğimizi doğrudan etkilemektedir. Ünlü devlet adamı Winston Churchill’in “Biz binalarımızı biçimlendiririz, sonra da onlar bizi biçimlendirir.” şeklindeki meşhur sözünü “Biz şehirlerimizi biçimlendiririz, sonra da onlar bizi biçimlendirir.” olarak değiştirip ifade etmek hiç de hatalı olmayacaktır.

“Gençlerin Yerel Yönetimlerden Talepleri” başlıklı çalışmamız yedi farklı başlık (eğitim- öğrenciler, ulaşım, kültür-sanat, kadın hakları, çevre, spor ve teknoloji-dijital katılım) altında gençlerin belediyelerden olan isteklerini incelemektedir. Bu çalışmada tüm Türkiye genelinde, ancak bilhassa büyükşehirlerde, bütün belediyeler (belde, ilçe, il, büyükşehir) açısından hizmetlerinde hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği sıralanmıştır. Burada sıralanan taleplerin karşılanması halinde gençlerin memnuniyeti ve hayat standartları artarken tüm toplum da bundan ciddi düzeyde fayda görecektir. Bu taleplerin belediyenin bütçesi elverdiği doğrultuda ve ülkenin geleceği olan gençlere hak ettikleri yaşam koşullarını sağlamak için gerektiğinde ek iç veya dış kaynak yaratarak yerine getirilmesi mümkündür. Elbette burada sıralanan taleplerin bir kısmı, bazı belediyelerce halihazırda karşılanmıştır. Bununla birlikte, hem bu taleplerin geri kalan belediyelerce de karşılanması mümkündür hem de bu hizmetleri halihazırda sunan belediyelerin de bu hizmetleri geliştirmesi mümkündür. Tüm bu gerekçelerle, bu çalışmamızda yer alan taleplerin ülke yönetiminde söz ve yetki sahibi olan kişi ve makamlarca dikkatle okunup incelenmesi ülkesi için kaygılanan Türk gençliğinin içten arzusudur.

Yoğun emek harcanarak ve ülke, dünya örnekleri araştırılarak hazırlanmış bu çalışmamız öncelikle halkımızın bilgi sahibi olması için kullanılması mümkün her türlü basın-yayın organı ve benzer mecra (örneğin sosyal medya) aracılığıyla kamuoyu ile paylaşılacaktır. Ayrıca bu talepleri, dinleyip hayata geçirecek olan merciler nihayetinde siyasi partiler ve bu partilerin kamu görevlerine aday gösterdiği kişiler olduğundan hazırlamış olduğumuz çalışmayı siyasi partilere de sunacağız. Türkiye İçin Gençlik Hareketi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan tüm partiler ve toplumda önemli ağırlığı olan diğer siyasi partilere “Gençlerin Yerel Yönetimlerden Talepleri” başlıklı çalışmamızın teslimi ve bu partilerin yetkili makamlarınca çalışmamızın dikkate alınması için gerekli girişimlerde bulunacağız. Sırasıyla; eğitim-öğrenciler, ulaşım, kültür-sanat, kadın hakları, çevre, spor ve teknoloji-dijital katılım olmak üzere gençleri ve genel olarak toplumu ilgilendiren hemen her konuyla ilgili çözüm bekleyen talepleri barındıran çalışmamızın geçtiğimiz sene 100. yaşını kutlamış Cumhuriyetimizin yarınlarına katkı sağlaması dileğimizle...

Saygılarımla,

Türkiye İçin Gençlik Hareketi’nin tüm üyeleri adına

Kurucu, Av. Can ARIHAN

I) EĞİTİM-ÖĞRENCİLER

1) Günümüzün zorlaşan ekonomik koşulları ve ülkemiz genelinde yaşanan konut sıkıntısı ve yurt sayısının yetersizliği karşısında öğrenciler, özellikle büyükşehirlerde, ailelerinin yardımı olmaksızın eğitim hayatlarını sürdürmekte ciddi olarak zorlanmaktadır. Bu nedenle, yarınlarımızın teminatı olan gençlere ikamet etmekte oldukları belediye tarafından burs desteği sağlanması elzem olmuştur. Akademik başarı, ailesinin ekonomik durumu ve objektif başkaca kriterler (örneğin ailesinin bulunduğu şehir dışındaki bir şehirde üniversite okumak) de gözetilerek üniversite öğrencilerine günümüz koşullarında en azından beslenme ve barınma masraflarının bir kısmını karşılayacak tutarda bir burs verilmelidir.

2) Bir önceki maddede üniversite öğrencileri için öngörülen bursun lise öğrencilerine sağlanması da gereklidir. Özellikle ailesinden ayrı olarak öğrenim gören lise öğrencilerine burs verilmesi genç yaşında ailelerinden uzakta kalan öğrencilerin geçimlerine olumlu katkı sunacaktır.

3) Üniversite veya lise öğrencilerine sağlanacak burslarda tamamen objektif koşullar doğrultusunda inceleme yapılması şarttır. Herhangi bir kayırma veya iltimasın önüne geçilmesi çok hassas bir konu olup hayata atılma aşamasında olan öğrencilerin kamu kaynaklarından eşit şekilde yararlanabilmesi için kötüye kullanılabilecek uygulamalara imkan verilmemelidir. Bunu sağlamak adına Türkiye İçin Gençlik Hareketi olarak önerimiz burs başvurusu için gereken zorunlu evrakın kişinin kendisi ve ikinci dereceye kadar olan kan hısımlarının malvarlığı beyanları, çalışma belgeleri, yine kişinin kendi ve birinci dereceye kadar olan kan hısımlarına ait EGM araç sorgulama belgeleri gibi kişinin ve ailesinin ekonomik durumuna ilişkin somut veriler ortaya koyan ayrıntılı belge talep edilmesi olacaktır, zira bu sayede verilen bursların gerçekten ihtiyacı olan lise ve üniversite öğrencilerine ulaşması sağlanabilecektir.

4) Küreselleşen ve teknolojik olarak durmaksızın ilerleyen dünyada eğitici materyallerin çoğunun internet ortamında bulunması mümkündür. Bu sebeple, maddi durumu yetersiz olan öğrencilere ücretsiz olarak akıllı telefon veya tablet verilmesi onların dünyayı takip etmesini ve çok farklı alanlarda kendilerini geliştirmesini sağlayacaktır. Aynı şekilde akıllı telefon veya tablet verilmesi uygulamasında da tamamen objektif kriterler göz önünde tutulmalıdır.

5) Akıllı telefon veya tabletin ancak internet erişimi ile gereği gibi kullanılabilmesi mümkündür. Bu bağlamda, akıllı telefon veya tabletin yanında maddi durumu yetersiz olan öğrencilere internet kullanımı sağlanması, merkezden uzaktaki köylerde köyün tamamını kapsayacak şekilde ücretsiz internet hizmeti sağlanması büyük fayda sunacaktır. Akıllı telefon veya tablet alma bütçesi olmayan belediyelerin en azından durumu olmayan öğrencilere belirli miktarlarda internet kullanımı kotası sağlama politikasını seçmesi mümkündür.

6) Gittikçe zorlaşan ekonomik koşullarda öğrenciler sosyal hayatın dışında kalabilmektedir. İletişim kurma ihtiyacının ve ancak bu sayede edinilebilecek olan bilgi, birikim ve deneyimlerin eksik kalmaması adına öğrencilerin akranlarıyla vakit geçirebileceği tesislerin inşası ve bu tesislerin öğrenciler tarafından tercih edilebilecek niteliklere sahip olması zaruridir. Türk gençlerinin zihinsel ve ruhsal gelişimi adına belediyeler bu hususa dikkat etmelidir.

7) Öğrencilerin araştırma yapabileceği, ilgilendiği konuları veya okul derslerini etüt edebileceği kütüphanelerin kurulması gerekmektedir. Bu kütüphaneler öğrencilerin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmeli ve belediye personeli kütüphanenin bakım ve düzeni için istihdam edilmelidir. Bu sayede öğrenciler akranlarının çalışmalarıyla teşvik olacak ve elverişli imkanlar sayesinde aksatmadan derslerine çalışabileceklerdir.

8) Yetenekli sanatçıları getiren, birtakım festivaller düzenleyen belediyeler öğrencileri de mesleğinde başarılı insanlarla buluşturabilmelidir. Bu sayede kafasında mesleğini belirlemeyen lise öğrencilerine muhtemel yollar gösterilirken gelecek tasavvuru olan öğrencilere ise o meslekte karşılaşabilecekleri zorluklar ve bu zorlukları nasıl atlatmaları gerektikleri anlatılabilir. Ayrıca, şimdiden bu zorluklara nasıl hazırlanabilecekleriyle ilgili bilgi edinmeleri sağlanabilir.

9) Bir üniversite öğrencisinin mesleğe başlamadan evvel staj yapması onun faydasına olacaktır. Belediyenin işverenlerle anlaşarak veya kendi ilgili birimlerini organize ederek öğrencilere staj imkanı sunması hem o meslek özelinde yetkin bireyler yetiştirmeyi hem de staj sırasında mesleğe ısınamayan öğrencilerin bunu erkenden fark ederek aksiyon almasını sağlayacaktır.

10) İnsanların hayatlarını idame edebilmesi adına bir üniversite okuması veya fiziki güç gerektiren işler yapması gerekmez. Belediyeler meslek edindirme kurslarıyla niş bir alana yönelik eğitimler verebilir ve bu şekilde insanların nitelikli işlerde çalışmasını sağlayabilir. Belediyeler piyasadaki ihtiyacı analiz ederek meslek kursları açmalı ve bu kursu bitiren insanların istihdam edilmesini sağlamalıdır. Bu bağlamda özellikle de “teknoloji, inovasyon ve yazılım” alanlarına ilişkin eğitimler verilmesi hem vatandaşın bireysel donanımı hem de ülke olarak kalkınmamıza çok büyük fayda sağlayacaktır. Öyle ki günümüz çağında teknoloji, inovasyon ve yazılım alanındaki çalışmalar ülkelerin adeta birer silahı haline gelmiş ve bu çalışmalarda ileri düzeylere erişmiş olan ülkeler hem çok daha güçlü bir ekonomiye hem de dünya siyasetinde çok daha sağlam yerlere sahip olmaktadırlar. Yenilikçi çözümler ve sıfırdan üretilecek teknoloji ve yazılımlarla gençlerimiz hem çağımızın en revaçta olan alanlarına dair kendilerini geliştirme ve bu alanda iş kurma yahut istihdam olma şansını elde edecek olup hem de başta belediyemiz olmak üzere ülkemiz adına bir katma değer üretmiş olacaklarıdır. Bu eğitimleri alan gençlerle belediye arasında bir işbirliği sözleşmesi yapılarak üretilecek teknoloji ve yazılımların mülkiyeti hususunda hem çalışan kişi veya ekip hem de belediyenin ortaklığı sağlanırsa belediyeler için de çok büyük ve önemli bir gelir sağlanmış olacak, elde edilen bu gelir de vatandaşa götürülecek hizmetin kalitesini artıracak ve belediyecilik konusunda her anlamda yeni bir çığır açılmış, ses getirilmiş ve belediye yönetiminin de istikrarı sağlanmış olacaktır. Teknoloji, inovasyon ve yazılım alanlarında sözü edilen eğitimlerin katılımına ise azami 21 yaş sınırı getirilerek eğitimin verimliliğini artırmak da önemli bir gereksinim olacaktır, zira klasik bir vakit doldurma eğitimi olmaktan ziyade üretim odaklı bir akademi niteliği taşıması sağlanabilecektir.

11) Öğrencilerin esas problemlerinden biri barınmadır. 21. yüzyıla yakışmayan yetersiz ve elverişsiz yurtlardan, yüksek ev kiralarından ve yüksek özel yurt fiyatlarından dolayı bu problem hasıl olmuştur. Belediyeler öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılamak adına yurtlar açmalı ve mevcut duruma göre öğrencilerin bu yurtlarda geçici veya kalıcı konaklamasına imkan tanımalıdır. Ayrıca belediyeler ev sahipleriyle iletişime geçmeli ve ev sahipleriyle öğrencilerin ortak paydada buluşması adına bilgilendirici çalışmalar yapmalıdır. Ancak bu şekilde bilim yuvası üniversitesine gelen öğrenci temel ihtiyaçlarını dert edinmeyerek bilgisini genişletip geliştirmeye odaklanabilecektir.

12) “Belediye Dershaneleri” projesi; günümüzde eğitim öğretimin nitelikli olarak alınabilmesi ve mevcut eğitim seviyesinden bir üst düzeye geçişte öğrencilerin karşılarına çıkan Milli Eğitim Bakanlığı ve ÖSYM nezdinde düzenlenen sınavlarda başarı sağlanabilmesi adına dershane, kurs ya da özel ders gibi takviye niteliği taşıyan eğitimlerin neredeyse elzem hale gelmiş olması ve bu gibi takviye niteliğindeki eğitimlerin çok pahalı olması sebebiyle dar gelirli ailelerin çocukları diğer akranlarıyla eşit standartlarda yarışabilsin ve hiçbir çocuğun bu sınavlarda dezavantajlı bir yerde konumlanmasın diye ve bir yandan da ülkemizin on yıllardır en büyük istihdam problemi haline gelmiş olan ve yüzbinlerce kişiyi ilgilendiren “işsiz öğretmen” sorununu; öğretmenlerimize kendi evlerinin yanı başında, bir ulaşım ücreti ödemeden işlerine gidebilecekleri ve hatta yeme-içme gibi ihtiyaçlarını dahi dilerlerse evlerinde giderip ulaşım, yeme, içme gibi çok önemli bir masraf kaleminden kutulacakları bir projedir. Belediye Dershaneleri ya da Belediye Mektepleri olarak adlandırılabilecek bu proje ile belediyelerin kendi idari sınırları içerisinde ikamet eden ve henüz ataması gerçekleşmemiş öğretmenlerimize evlerinin yakınında bir iş fırsatı tanınmış olacak ve eğitim çağındaki çocuklarını dershane, kurs, özel okul veya özel derse gönderemeyecek durumda olan ailelere de çocuklarını diğer akranlarıyla eşit şartlarda eğitim alma imkanı sağlanacaktır. Böylelikle hem dar gelirli vatandaşın bu büyük sıkıntısı giderilmiş olacak hem de ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın memleket için vaat ettikleri ışığın sırf ekonomik engellerden dolayı sönmemesi sağlanmış olacaktır. Ayrıca yıllardır süregelen ve hatta bazı vatandaşlarımızın hayatlarına kıymalarına dahi sebebiyet vermiş “işsiz ya da çok zor şartlarda çalışmak zorunda bırakılan öğretmen” sorununa da çözüm getirilecektir. Bu hizmetten faydalanacak ailelerin yine mal beyanında bulunmaları ve çocuklarının devlet okullarında eğitim gördüğüne dair okul kayıtlarını ibraz ederek hiçbir özel eğitim kurumu, kurs veya dershanede kayıtlarının olmadığına dair yazılı beyanda bulunmaları gerekmelidir. Ayrıca programın kuruluş amacına tam anlamıyla hizmet edebilmesi ve suistimal edilmemesi adına belediyelerin de ilgili çocukları bu programa kayıt etmeden evvel kendi belediye sınırları içerisinde bulunan ve eğitim öğretim ruhsatı olan bütün özel kurumlara programa kayıt edecekleri çocukların tam listesini göndermeleri ve bu çocukların herhangi bir özel eğitim kurumunda takviye niteliği taşıyan bir eğitim almıyor olduğunu teyit etmeleri gerekmektedir. Yine “Belediye Dershaneleri” ya da “Belediye Mektepleri” ismini verdiğimiz bu projeyle memleket için faydalı bireyler yetiştirirken temel ihtiyaçlardan olan eğitim alanında çok büyük bir hizmet verilerek ve her birimizin şu an olduğu kişi olmasında en büyük paya sahip olan kişilerden olan öğretmenlerimiz için de yeni bir istihdam sahası oluşturulup vatandaşa birçok açıdan hizmet edilmiş olacaktır.

13) Belediyelerin usta öğretici ya da diğer eğitimciler vasıtasıyla kendi sınırları içerisinde ikamet eden vatandaşlara sunacağı eğitim hizmetleri her yaştan vatandaşların kendilerini faydalı hissetmelerini, zihinlerini çalıştırarak zinde kalmalarını, ürün, hizmet yahut fikir üretimi ile topluma katkı sağlamalarını ve sosyal ve entelektüel açıdan donanımlarını artırmalarını sağlamaktadır. Bu tür ücretsiz eğitimler çok büyük önem taşımaktadır. Bu eğitimlerin her yaşa uygun şekilde verilebilmesi de kilit önem taşımaktadır. Bu nedenle gençlerin özellikle de lise çağı ve öncesi dönemdeki gençlerin küçük yaşlarda kendilerine bir hobi, bir ilgi alanı hatta belki de ileride profesyonel olarak ilgilencekleri bir meslek sahası belirleyebilmeleri adına onların talep ettikleri, ilgi ve merak duydukları 3 ayrı alanda gençlere ücretsiz eğitimler verilmelidir. Bu eğitimler; belediye tarafından hazırlanan ve gençler adına güncel ve popüler alanlardan oluşan listelerin, işbu çalışmamızın “Teknoloji-Dijital Katılım” başlıklı bölümünde de yer alan belediyenin tüm hizmetlerinin tek çatı altında vatandaşlar tarafından görülebildiği ve bu hizmetlerden faydalanılabildiği mobil belediye uygulaması üzerinden oylamaya sunularak en çok oy alan 3 farklı alanda düzenlenmelidir. Böylelikle hem gençlere küçük yaşlardan itibaren demokrasi bilinci aşılanmış olacak hem de gençlerin eğitim alacakları alanı bizzat kendileri seçmeleri nedeniyle eğitim aldıkları konularla alakalı kendilerini erken yaşlardan itibaren geliştirerek topluma faydalı olacak ve ilgili eğitimlere katılımı ve ilgileri artırılarak eğitimden alınacak fayda maksimize edilebilecektir.

14) Tarım ve hayvancılığın gelişmesi ve bu konuda hasat edilen ürünlerin artması adına başta işsiz veya dezavantajı gruplara mensup (bedensel ya da zihinsel engelli) gençler olmak üzere tarımsal üretim alanına ilgi duyan diğer gençlere bu alanda eğitimler vererek sonrasında belediye ve onun tarım alanında faaliyet göstereceği alt iştirakleri yahut işbirliği yapılacak kooperatifler vasıtasıyla ilgili belediyenin bulunduğu coğrafyada yetiştirilmesi uygun olan meyve ve sebzeler için seralar kurulması, belediye, alt iştirakleri ve işbirliği yapılan kooperatifler eliyle kurulacak çiftliklerde besi ve kümes hayvanlarının yetiştirilmesi burada gerçekleştirilen tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde ise bu alanlarda eğitilen işsiz ve dezavantajlı gençlerin kullanılarak hem istihdam edilmeleri hem de topluma entegrasyonları sağlanmalıdır. Bu proje ile hem işsiz ve zihinsel veya bedensel engelli gençlerin istihdamı hem de ülke olarak tarımsal üretimimizin artışı ile tıpkı Atatürk Orman Çiftliği'nde Tarım Kredi Kooperatifleri’nde, Et ve Süt Kurumunda olduğu gibi vatandaşımızın et, süt, yumurta, tereyağı, meyve, sebze gibi ürünlere uygun fiyatla erişimi sağlanmış olacaktır.

15) İşsiz gençlerimizin istihdam edilmesi ve bir alanda dünyanın neresine giderlerse gitsinler meslek edinmeleri adına CNC adı verilen makinelerin belediyeler tarafından alınarak bu alanda eğitim almak isteyen gençlere bu makinelerin kullanılması öğretilmeli, bu eğitimi alan gençlere yine ilgili belediyenin anlaşacağı firmalarla işbirliği halinde staj programları düzenlenerek bizzat CNC operatörlüğü konusunda gençlere pratik kazandırılmalı ve böylelikle hem ülkemiz firmaları için CNC makineleri alanında birçok nitelikli personel sağlanmış hem de gençlerimize dünyanın neresine giderlerse gitsinler geçerli olan bir meslek kazandırılmış olacaktır. CNC operatörlüğü atölyelerinde dersler ve eğitim çalışmaları esnasında üretilen mobilya, oyuncak vb. ürünler ise yine belediye eliyle ihtiyaç sahiplerine kazandırılarak gençlerimiz için mesleki bir kazanım sağlanırken ihtiyaç sahiplerinin muhtelif ihtiyaçları da giderilmiş olacaktır.

16) Engelliler toplumumuzun dezavantajlı grupları arasında yer almaktadır. Hem engellilerin toplum içine kolayca entegre olması için hem de toplumun engelli bireylerin ihtiyaçlarına gerekli hassasiyeti gösterebilmesi için çeşitli eğitimler ve seminerler düzenlemesi mümkündür. Örneğin engelli bireylere yönelik mesleki ve kişisel gelişim eğitimleri, görme engelli bireyler için Braille alfabesi eğitimi, engelli öğrencilerin sınav ve dersleri için destek eğitimleri, engellilerin ailelerine yönelik fiziki ve psikolojik eğitimler katılımcıların hayatlarına dokunacak faydalar sunacaktır. Aynı zamanda toplumun diğer kesimlerine de engelli bireylere nasıl davranmaları gerektiği konusunda faaliyetler, işitme ve konuşma engelli bireylerle iletişim kurması gereken kamu ve özel sektör personeline işaret dili eğitimi verilmesi toplumumuzun daha engelli dostu hale gelmesini sağlayacaktır.

II) ULAŞIM

1) Bir şehirde ulaşım kolaylığı şehirde bulunanların hayat kalitesini arttırırken aynı zamanda şehrin üretkenliğini ve verimliliğini de arttırmaktadır. Bu nedenle, hızlı ve güvenilir bir toplu taşıma sistemi hayati önemdedir. Gençlerin ulaşımda en temel önceliği uygun fiyatlı ve yaygın bir toplu ulaşım sisteminin kurulmasıdır. Bu doğrultuda yerel yönetimler ulaşımda yatırım önceliklerini trafikten etkilenmeksizin uzun mesafeleri hızlıca alabilen, zamansal olarak daha öngörülebilir ve daha çok kişiye hizmet verebilen raylı sistemlere (ve varsa deniz ulaşımına) vermelidirler. Otobüs ve dolmuş hatları ancak raylı sistemlerin ulaşamadığı hatlarda veya raylı hatları destekleyici şekilde düşünülmelidir.

2) Büyükşehirlerdeki trafik yükünün büyük bir kesimini özel araçlar oluşturur ve bu durum ancak ulaşımda toplu taşıma oranı artırılarak çözülebilir. Ulaşımda toplu taşıma kullanım yüzdesinin artırılmasında toplum alışkanlıkları gibi bazı unsurların dikkate alınması gerekir. Tercihler göz önüne alındığında aşağıdaki toplu taşıma stratejilerinin şehir ulaşımına önemli bir katkı yapacağı tahmin edilmektedir: aktarma istasyonları alternatif ulaşım vasıtalarına sahip olabilir, aktarma istasyonlarındaki ring seferleri ve hatları artırılabilir, aktarma istasyonlarındaki vasıtaların kalkış sürelerinin birbirine entegre edilmesi ile bekleme süreleri azaltılabilir.

3) Bir şehrin ulaşım imkanları bir taraftan da şehir sakinlerinin hayat tarzını doğrudan etkilemektedir. Gençler için özellikle cuma ve cumartesi geceleri (saat ilerledikçe azalan sıklıklarla da olsa) sabaha kadar şehrin ana hatlarında toplu taşımanın sürdürülmesi büyük önemdedir. Şehrin sosyal imkanlarından yararlanmak isteyen gençler toplu taşıma belirli saatlerde sona erdiği için bu imkanlardan mahrum bırakılmamalıdırlar.

4) Günümüzün zorlaşan ekonomik koşullarında öğrencilere uygun fiyatlı ulaşım abonmanı sağlanmalıdır. Lise eğitimini tamamlamış olsa da bir üniversiteye kaydolmamış (günlük deyiş ile mezuna kalmış) gençlerin abonman üyeliği devam ettirilmelidir.

5) Elektrikli scooter, kiralanabilir bisikletler vb. ulaşım metodları ile sağlanan mikro hareketlilik gençler tarafından gittikçe artan şekilde tercih edilmektedir. Yerel yönetimler bu ulaşım metodlarına daha fazla yatırım yapmalı ve belediye meclisleri bu alanlar için gerekli hukuki düzenlemeleri yapmalıdır.

6) Bisiklet trafikten etkilenmeyen bir ulaşım yöntemi olduğu gibi bireylerin sağlığına da ciddi katkı sağlamaktadır. Gençlerin yoğun olarak kullandığı bu ulaşım aracının kolaylık ve güvenlikle kullanımını temin için belediyeler üniversite kampüsleri ve çevresinden başlamak üzere şehri bisiklet yolları ile donatmalıdırlar.

7) Bisiklet kullanımını teşvik için belediyeler, belirli yaş aralığındaki gençlerin (örneğin 15-25) anlaşmalı mağazalardan (veya mümkünse belediyenin üretimini kendi yaptığı) bisikletleri ücretsiz veya ciddi miktarda indirimli olarak almasına imkan sağlamalıdır.

8) Toplu taşıma personelinin gerekli nitelik ve disiplinde olması tüm toplumun ortak talebidir. Yerel yönetimler toplu taşıma personeli üzerinde etkin denetim yapmalı ve bu konuda halkın şikayetlerini iletebilmesi için uygun mecraları sağlamalıdır.

9) Başta büyükşehirlerde trafik ve insan yoğunluğunun dağıtılması için birden çok ulaşım merkezi seçilmelidir. Tek bir merkezde tüm ulaşım vasıtalarının toplanmasındansa kent içerisindeki farklı bölgelerde farklı ulaşım merkezleri seçilmelidir.

10) Üniversiteler için özel planlanmış ulaşım uygulamaları hayata geçirilmelidir. Bu konuda belediyenin ilgili birimi, üniversite rektörlüğü ile düzenli iletişim içerisinde olarak planlama yapmalıdır. Örneğin cuma ve cumartesi akşamları ile sınav dönemlerinde üniversiteye giden ve üniversiteden gelen toplu ulaşım vasıtalarının sıklığı arttırılmalıdır. Ayrıca üniversitelerden şehrin önemli kütüphanelerine doğrudan giden toplu ulaşım hatları tesis edilmelidir.

11) Toplu taşıma araçları içinde ve istasyonlarında güvenilir, ücretsiz ve hızlı internet hizmeti sağlanmalıdır.

12) Toplu taşıma istasyonlarında gençlerin kültürel ve sosyal anlamda faydalanabileceği olanaklar yaratılmalıdır. Örneğin büyük ve yoğun olarak kullanılan toplu taşıma istasyonlarında (mesela merkezi metro istasyonları) resim ve sanat sergileri yapılması mümkündür. Bir otobüs durağının arkasındaki duvara belediyece görevlendirilen sanatçı tarafından sanatsal bir grafiti çalışması yapılması dahi şehrin estetiğine ve oradan geçen vatandaşların ruh haline olumlu katkı sağlayan bir unsurdur.

13) Öğrencilerin öğrenim gördükleri okul, kampüs gibi alanlara ulaşımlarının sağlanması bir lüks değil bir zaruret hali olduğundan öğrencilere destek olmak adına hafta içi her gün, 06.30 ila 11.00 saatleri arasında öğrencilere toplu taşıma ücretsiz olmalıdır. Sadece “öğrenci kartı” bulunan kişilere sağlanacak olan ve dört buçuk saatle sınırlı olan bu hizmetle hem belediyeye maddi anlamda hatırı sayılır bir zarar vermemiş olunup hem de birçok öğrenciye ve onlar dolayısıyla öğrencilerin ailelerine önemli bir hizmet sağlanmış olacaktır.

14) Otomobili olmayan ehliyet sahibi lise, lisans, lisansüstü gibi derecelerde eğitim gören öğrencilerin hem ucuz hem hızlı hem de çevreyle barışık şekilde şehir içerisinde seyahat edilebilmesi için küçük sınıf diye adlandırılan basit elektrikli araçlardan (Citroen Ami vb.) oluşan alternatif bir ulaşım ağı kurulması başta gençlerin ve hatta diğer tüm vatandaşların ulaşım kolaylığına büyük fayda sağlayacaktır. Yine elektrikli scooter sistemleri ile aynı mantıkla, belediyeler ve onların ulaşım hizmeti veren iştirakleri tarafından vatandaşlara verilen ulaşım kartlarıyla çalışacak ve yine elektrikli scooter sistemleri gibi GPS sisteminden ilgili kişinin kimlik bilgilerine kayıtlı belediye ulaşım kartıyla takip edilecek olan bu araçlar hem elektrikli scooterların bazı engebeli alanlarda yahut bazı meteorolojik şartlarda kullanıma uygun olmaması, güvenlik açısından daha kısa mesafeler için uygun olması, maksimum süratinin düşük olması sebebiyle bunlardan bir nebze daha pahalı olarak sunulacak bir hizmetle daha güvenli, her hava koşulunda kullanıma uygun, daha hızlı, çok küçük olması sebebiyle trafik ve park sorununu minimumda tutacak ve en önemlisi de çevre dostu bir alternatif ulaşım hizmeti olacaktır.

15) Vatandaşların bireysel sağlığı ve dolayısıyla toplumsal sağlığı temin amacıyla başta büyükşehirler olmak üzere diğer şehirlerin merkez ilçesi statüsünde olmayan uzak ilçelerinde yaşayan gençlerin ve diğer vatandaşların Aile Sağlığı Merkezleri ve İlçe Hastanelerinde yaptırdıkları tetkik ve muayenelerin yetersiz kaldığı, kişilerin şehir merkezinde bulunan tam teşekküllü hastanelere gitmesinin ve tedavilerine burada devam edilmesinin gerekli olduğu ilgili ASM veya İlçe Hastanesi hekimi tarafından yazılı olarak bildirildiği hallerde bu hastaları ilçelerinde bulunan evlerinden alıp şehirdeki kapsamlı hastanelere götüren ve bu hizmeti her gün devam ettiren bir belediye hizmeti gerekmektedir. Türkiye İçin Gençlik Hareketi olarak yerel yönetimlerimizin gerekli ulaşım hizmetini ücretsiz olarak sunmaya başlamalarını talep ediyoruz.

16) Engelli vatandaşlarımız ulaşım konusunda büyük zorluk yaşamaktadır. Yerel yönetimler bu doğrultuda şehir içi ulaşım ağını olabilecek en engelli dostu şekilde planlamalıdır. Tüm toplu ulaşım araçları duraklarına Braille alfabesi ile bilgilendirme metinlerinin koyulması, yaya geçitlerinin sesli hale getirilmesi, şehrin her yanına görme engelliler için hissedilebilir yüzey konulması engelli vatandaşlarımızın yaşadıkları kent ile bütünleşmesini sağlayacaktır.

17) Kentlerimizde otoparklarla ilgili düzenlemeler ve politikalar yapılmamış veya eksiktir. Toplu taşıma aktarma istasyonlarında kapasitesi yüksek otoparkların inşa edilmesi, toplu taşımayı teşvik edecektir. Karayolu üzeri otopark yapıları yolun kapasitesini azaltacağından yeraltı otoparkları veya katlı otopark düzenlemelerine gidilmelidir. Kentlerdeki merkezi iş alanlarının çevresinde yeterli sayıda otopark planlaması yapılması kent içi trafiğinin rahatlatılması için gereklidir.

18) Kent nazım planları, ulaşım ana planlarıyla entegre olarak ele alınmalıdır. Ulaşım durumu göz önünde bulundurulmadan imara açılacak yeni yerleşim bölgeleri, ulaşım sorunlarını beraberinde getirecektir. Planlamaların kısa, orta ve uzun vadeli olacak şekilde üç aşamada düşünülmesi gereklidir. Ayrıca, yapılan planlarda geleceğe yönelik nüfus artışı hesaba katılmalı ve gelişmesi muhtemel bölgeler plana dahil edilmelidir.

19) Büyükşehirlerimizin şehirleşme yapısı özellikle 2000’li yılların getirdiği yüksek katlı, kendi sosyal imkânlarına sahip lüks konut ve siteler furyası ile köklü bir şekilde değişmiştir. Bu konut projeleri kendi otoparklarına sahip olsa bile bu büyük yoğunluk düşünülmeden planlanmış mevcut yollara ciddi bir şekilde özel araç yükü oluşturmaktadırlar. Şehirlerin altyapısı, planlı bir arsa kullanımı ile birlikte eşgüdümlü olarak geliştirilmelidir. İmar ve şehircilik planlamaları ile yeni yolların yapımı ve ihtiyaca cevap vermeyen yolların revize edilmesi uzun vadeli bir öngörüyle gerçekleştirilirse bu sorunların kolayca çözülebileceği açıkça görülmektedir.

III) KÜLTÜR-SANAT

1) “ Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.” sözü ile Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK sanatın bir toplum için arz ettiği hayati önemi veciz olarak tarif etmiştir. Gerçekten de toplumun kendisi ve ayrı ayrı bireyler olarak insanlar sanattan yoksun kaldıklarında yaratıcılık güçlerini, kuvvetli hisleri, esasında insan olmanın özündeki duygusallığı kaybetmektedirler. Bu bakışla düşünüldüğünde, sanat tutkusu ve sanatsal etkinliklerin içinde yer alma alışkanlığının genç yaşlardan itibaren toplumdaki tüm bireylerde oluşması, ülkemizin muasır medeniyetler arasında kendine saygın bir yer edinebilmesi için bir zorunluluktur. Gençlerin kültür-sanat faaliyetlerine teşvik edilmesi için yerel yönetimler kilit önemdedir. Zira belediyelerin doğrudan o kentin gençleri ile bire bir temas etme, gençlerin ilgisini çeken faaliyetleri düzenleme imkanı bulunmaktadır.

2) Gençlerin kültür-sanat alanındaki en basit ve temel talebi yerel yönetimlerce artan sıklık ve kalitelerde kültür-sanat faaliyetlerinin düzenlenmesidir. Bu alanda belediyelerce düzenlenebilecek faaliyetleri kısaca sıralamak gerekirse şunlar sayılabilir; tiyatro, açık hava sinemaları, opera, resim sergisi, fotoğraf sergisi, bale, müzik dinletisi, şiir kulüpleri, kitap kulüpleri, sanat fuarları, müze gezileri, yazar söyleşileri, şehir turları, belirli konularda entelektüel sohbetler (tarih, mimari, edebiyat, sinema vs.).

3) Belediyelerin kendilerinin düzenleyeceği kültür-sanat faaliyetlerinin yanı sıra gençlere başka faaliyetlerde kullanılacak aylık belirli bir meblağ harcama limiti olan kartı verilmesi de çok faydalı bir hizmet olacaktır. Örneğin anlaşmalı sinemalarda, devlet tiyatrolarında, müzelerde (Müzekart kapsamı dışındaki müzelerde de geçerli olacak şekilde) ve belirlenecek kültürel faaliyetlerde geçerli olan bir “Sanat Kart” hizmeti sunulması mümkündür. Belediyelerce kendi kentlerinde ikamet eden gençlerden lise öğrencilerine aylık en az 500-TL harcama limitli, üniversite öğrencileri için de en az 1.000-TL harcama limitli Sanat Kart’lar verilmesi hem gençlerin kültürel faaliyetlerden istifade etmesini hem de kültürel hizmet sunan kişi ve kurumların geçimlerini sürdürmesini sağlayacaktır. Örnek olarak verilen harcama limitlerinin yaşam masraflarının yüksek olduğu büyükşehirlerde arttırılması makul olacaktır.

4) Türkiye kadim topraklarda bulunan bir ülkedir. Üzerinde yaşamakta olduğumuz topraklarda Hititlerden Urartulara, Lidyalılardan Asurlara, Romalılardan Selçuklulara kadar sayısız halk ömür geçirmiş nihayetinde de yaklaşık 600 yıllık bir Osmanlı egemenliğinin ardından da Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu köklü geçmiş, bize sayısız eser bırakmıştır. Bu eserlerin korunması ve restorasyonu hem bizim tarih bilincimizi arttıracak bir atılım olup hem de gelecek nesillere karşı bir sorumluluğumuzdur. Bu nedenle, yerel yönetimlerin merkezi yönetim ile işbirliği içerisinde yurdumuz içerisinde bakımsız ve harabe halde kalan sayısız eseri ihya etmesi, tarih bilincine sahip tüm gençlerin samimi dileğidir.

5) Şehir turları, günümüzün gittikçe eve kapanan gençlerine yaşadıkları şehri tüm ruhuyla tanıma fırsatı veren çok keyifli aktivitelerdir. Şehirlerin tarihi merkezlerinde (örneğin Ankara’da Ulus, İstanbul’da Fatih) bir pazar günü rehber eşliğinde yapılacak bir tur ile gençler belki okuldan eve giderken önünden yüzlerce kez geçtikleri tarihi bir yapıyı tanıma şansı bulacaklardır. Belediyelerin rehberleri kendi istihdam etmek veya dışarıdan bu hizmeti veren kurumlar ile anlaşarak ücretsiz veya uygun fiyatlı şehir turları düzenlemesi kent sakinlerinin yaşadıkları şehir ile tam anlamıyla tanışmalarına katkı sunacaktır.

6) Ülkemizde köklü geçmişe sahip pek çok şehir olmasına rağmen basılı bir şehir gezi rehberine sahip olan şehir sayısı oldukça azdır. Mevcut şehir gezi rehberlerinin de çoğu eskiyip güncelliklerini yitirmiştir. Bu bağlamda, belediyelerin kültür turizm müdürlükleri ile işbirliği içerisine girip kentin görülecek yerlerini, meşhur yemeklerini, tarihi ve kültürel özelliklerini ile tanıtan bir gezi rehberleri hazırlaması çok kıymetli bir hizmet olacaktır.

7) Sanatın sokağa inmesini sağlamak amacıyla gerek yerel gerek ulusal bazda özellikle sokaklarda halkla buluşmaya gönüllü performans sanatçılarının (örneğin müzik, sihirbazlık, akrobasi, graffiti, resim veya pandomim) seçilerek bölgeye davet edilmesi ve onlara açılacak alanlarda performanslarını göstermelerini sağlamak halk nezdinde ilgi çekici olduğu kadar ufuk açıcı da olacaktır.

8) Düzenlenecek kültür sanat faaliyetlerinin kalitesi kadar sıklığı da önemlidir. İlgili faaliyetlerin yerel yönetimlere külfet olmaması adına bölgede var olan amatör yarı amatör gruplara ortam sağlanarak halkla buluşmaları sağlanabilir. Ulusal düzeyde de salonu olmayan tiyatro ekipleri belirli aralıklarla çağrılabilir.

9) Genç müzisyenlerden oluşan bir “Gençlik Orkestrası” kurulması gençlerin talebidir. Yeni sanatçıların yetişmesi, işsiz kalmış genç müzisyenlerin geçimini sağlaması, kentin yerel müziklerinden esinlenilerek yeni beste ve güftelerin yapılıp tüm dünya ile paylaşılması ve belediye etkinliklerinde kaliteli müzik çalınması adına büyük katkı sunacak bu uygulama ile aynı zamanda kentin kültürel atmosferi de olumlu yönde etkilenecektir.

10) Ülkemizde köklü bir tarihe sahip birçok kent bulunmaktadır. Belediyelerin bu köklü tarihi araştırıp gün yüzüne çıkartmak için kent tarihçileri ile dergiler ve kitaplar hazırlanması için işbirliğine girmesi gençliğin geçmişi hakkında bilgi edinip gelecek tasavvurunu daha da cesaretle yapmasını sağlayacaktır.

11) Şehrin kültürel atmosferine katkı sağlayacak bir diğer proje de “Gençlik Tiyatroları” kurulmasıdır. Bu proje, genç sanatçıların yeteneklerini keşfetmesi ve kendilerini geliştirmesi, aynı zamanda da günümüzün zor ekonomik koşullarında geçimlerini sağlayabilmeleri adına faydalı olacaktır. Hem yeni başlayanlara tiyatro eğitimi verilmesi hem de profesyonel oyunların sahnelenmesi “Gençlik Tiyatroları” kapsamında düşünülebilecek faaliyetlerdendir.

12) Belediyelerce gençliğin yanı sıra toplumumuzun aynası ve en büyük değerlerinden emekli kesime ilişkin de birtakım kültürel aktiviteler düzenlemesi bu kesimin hem birbirleri ile iletişimlerinin kuvvetlenmesi hem de kişisel özelliklerinin ve gelişimlerinin körelmesinin engellenmesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Zira Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır .” sözü emekli ve yaşlı kesime vermemiz gereken değerin büyüklüğünün en önemli göstergelerindendir. Emekli ve yaşlı kesime ilişkin olarak belediyelerce düzenlenebilecek birçok kültür-sanat etkinliği ve bu etkinliklerde öncelik ve imkanlar verilmesi mümkündür. Bu etkinliklere bir örnek ise kitap kulüpleri olabilir.

13) Belediyelerce genç sanatçıların sanatlarını icra edebilecekleri ve en önemlisi de icra ettikleri sanatlarını insanlarla ücretsiz ve ekstra mesai harcamaksızın buluşturabilecekleri sanat sokakları kurulmalıdır. Bu proje sayesinde genç sanatçılar herhangi bir binaya girmeye gerek kalmaksızın doğrudan insanların sıklıkla geçtikleri popüler semt ve lokasyonlarda belediye tarafından kurulacak “sanat sokaklarında” insanlara sanatlarını sunabileceklerdir. Ayrıca kurulan bu sokaklarda sanat icra etmeyen gençlerin de sanat havasını teneffüs edebilecekleri, bireysel gelişimleri ve entellektüel birikimlerini ileri düzeye taşıyacakları imkanlar oluşturulacaktır. Sanat sokaklarında sokak müziği için köşeler, görsel sanat eserlerinin sergilenebileceği masalar, küçük platformlarda belli saatlerde genç gruplarca icra edilebilecek skeç ve oyunlar hatta talk show gösterileri dahi yapılabilecek belki de alanlarında gelecek vaat eden gençler bu sayede ünlenip ilgili sanat alanında profesyonelleşebilecektir. Birçok açıdan hem bireysel hem de toplumsal faydalar vaat eden sanat sokakları her şehrimizde, her ilçemizde yerel yönetimlerin de katkılarıyla yaygınlaşmalıdır.

IV) KADIN HAKLARI

1) Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e ait “ Ey kahraman Türk Kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” sözü Atatürk önderliğinde gerçekleşen Türk Devrimi’nde kadının yerini açıkça ortaya koymaktadır. Osmanlı Dönemi’nde her zaman ikincil ve sınırlı bir konumu olan Türk Kadını’na Cumhuriyet devrimleri ile hak ettiği eşit yurttaşlık konumu sağlanmıştır. Türk Kadını toplumun her alanında (seçme seçilme ve diğer medeni, ekonomik haklar) erkekler ile eşit haklar elde etmiş ve eşit yurttaş statüsüne birçok Avrupalı devlette yaşayan kadınlardan önce kavuşmuştur. TC Anayasası madde 10 hükmü ile de cinsiyet eşitliğine anayasal güvence sağlanmış ve Devlet’in kadın-erkek eşitliğini tamamen temin etmesi açısından atacağı adımların eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmeyeceği düzenlenmiştir. Gerekli hukuki düzenlemelere rağmen ülkemizde fiiliyatta kadın haklarına gereken özen gösterilmemekte ve ülkemiz cinsiyet eşitliğiyle ilgili uluslararası endekslerde oldukça düşük sıralarda yer almaktadır.1 Tam da bu bağlamda, yerel yönetimlerin toplumun her bölüm ve kademesinde tam ve istisnasız kadın-erkek eşitliğinin temini ve kadınlara fırsat eşitliğinin sağlanması adına hayata geçirebileceği önemli uygulamalar vardır. Toplumun ve dolayısıyla gençlerin yarısını oluşturan kadınların geleceğinin temini gençlerin de geleceğinin teminat alınması anlamına gelecektir.

2) Yerel yönetimlerce özellikle kırsal bölgelerde kadın ve genç kızlara yönelik eğitim-öğretim veya meslek edindirme kursları düzenlemesi büyük fayda sağlayacaktır. Bu kursların günümüz teknoloji toplumunda ayırt edicilik sağlayan alanlarda düzenlenmesi sağlanan faydayı daha da arttıracaktır. Örneğin, geniş eğitim olanaklarına sahip olmayan bir köy veya ilçede 12-16 yaş arasındaki kız çocuklarına yazılım kursları verilmesi birçok kız çocuğunun geleceğini temelinden değiştirebilecek bir hizmet olacaktır.

3) Bir genç kızın hayalleri, toplumun üst konumlarında ne kadar çok kadın görürse o ölçüde somutlaşmakta ve o genç kız cesaretlenmektedir. Bu bağlamda, yerel yönetimlere düşen sorumluluk belediyenin yönetici pozisyonlarında cinsiyet kotası uygulamasıdır. Kademeli olarak (mevcut oran gözetilerek) %30, %40 ve %50’lik kotaların uygulanması mümkündür. Sözgelimi belediyenin Zabıta Dairesi Başkanı, İtfaiye Dairesi Başkanı, Fen İşleri Dairesi Başkanı veya Genel Sekreteri’nin bir kadın olduğunu gören bir genç kız bir gün kendisinin de o pozisyonlara gelmesinin mümkün olacağını düşünecek ve bu yolda mücadele etmek için inançla çalışacaktır.

4) Türkiye’de kadın hakları alanında faaliyet gösteren çok sayıda dernek, vakıf ve düşünce kuruluşu vardır. Bu kuruluşlar, kadın hakları mücadelesinde vazgeçilmez bir rol üstlenmişlerdir. Yerel yönetimlerin de tarihsel çalışmaları ile kendini kanıtlamış, güvenilir, köklü birikime sahip kadın hakları kuruluşları ile işbirlikleri kurarak genç ve yaşlı tüm kadınların hayatını değiştirecek projeleri hayata geçirmeleri mümkündür.

5) Kadına şiddet vakalarının önemli bir çoğunluğu (ev içi şiddet hariç bırakılırsa) gece vakti ve kuytu sokaklarda gerçekleşmektedir. Bu nedenle özellikle tehlikeli muhitlerdeki sokak aydınlatmalarının arttırılması bu vakaların düşmesine olumlu katkı sunacaktır. Potansiyel bir fail her tarafı aydınlatılmış ve etrafta yaşayan tüm sakinlerin görebileceği bir sokakta şiddet fiilini işlemekten çekinecektir. 2024 yılında böyle bir madde yazmaktan hicap duyuyor olsak 1 Örneğin Dünya Ekonomik Forumu’nun 20 Haziran 2023 tarihli ekonomik katılım, siyasi katılım, eğitim ve sağlık gibi istatistikleri inceleyen Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda ülkemiz 146 ülke arasında 129. sırada yer almaktadır. Burkina Faso, Malawi, Senegal gibi ülkeler önümüzdedir. Detaylı bilgi için bknz. “Global Gender Gap Report 2023.” World Economic Forum tarihi 28 Feb. 2024. da ülke gerçekleri doğrultusunda sokak aydınlatmalarının geliştirilip arttırılması gençlerin ve kadınların belediyelerden beklediği bir hizmettir.

6) Bir önceki madde ile bağlantılı olarak gece belirli bir saatten sonra (örneğin 21:00) kadınların otobüslerden istedikleri noktada inebilmesi, güvenlikleri açısından değerli bir uygulamadır. Bu bağlamda, belediyelerden bu yönde ulaşım birimleri açısından gerekli düzenlemeleri yapması talep edilmektedir.

7) 5393 sayılı Belediye Kanunu madde 14 gereği “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konukevleri açabilirler.” Açık kanun hükmü uyarınca yerel yönetimlerin yeterli sayıda ve uygun koşullarda kadın sığınmaevi açılması, kadına karşı şiddetin arttığı günümüzde önemli bir ihtiyaçtır. 8) Kadına karşı şiddetin önlenmesi ve etkilerinin giderilmesi için telefon danışma hatlarının kurulması kritik önemdedir. Şiddet mağduru kadınların psikolojik ve gerektiğinde hukuki destek alabilmeleri adına yerel yönetimlerce böyle danışma hatları kurmaları, çağrı merkezleri oluşturmaları tüm kadınların talebidir.

9) Genç kadınların iş yaşamına aktif katılımının sağlanması hem kadın hakları mücadelesi için hem de ülke olarak kolektif kalkınma ve efektif ürün ve hizmet üretimi için hayati önem arz etmektedir. Ülkemizde çok başarılı ve iş yaşamında oldukça etkin kadınlar yetişmektedir fakat kadınlarımızın iş yaşamındaki en büyük problemlerinden biri de çocuk dünyaya getirdikten sonraki ilk süreçte evlatlarının bakımı noktasında yaşadıkları zorluklardır. Öyle ki çocuklarına kreş bulamamak ya da buldukları kreşlerin ücretlerinin fahiş olmasından dolayı birçok genç kadın iş yaşamında çok büyük zorluklar çekmekte hatta bazıları ise işlerinden ayrılmak zorunda kalabilmektedir. Kadın ve erkeğin iş yaşamına eşit ve aktif katılımına fayda sağlamak ve dünyaya gelen çocukların kişisel, zihinsel ve duygusal gelişimlerine destek olmak adına kreşlerin yaygınlaştırılması Türkiye İçin Gençlik Hareketi olarak yerel yönetimlerden talebimizdir.

10) Önceki maddelerde bahsedildiği üzere ülkemizde bu konuda çalışan birçok sivil toplum örgütü bulunmaktadır, bu örgütlerin yanı sıra kuşkusuzdur ki Barolar da kadın hakları üzerine sayısız proje yürütmekte ve alanda çalışmalar sürdürmektedir. Söz konusu sivil toplum örgütleri ve Barolar aracılığıyla belediyelerce özellikle kırsal bölgelerde ve çevre ilçelerde kadın hakları, kadına şiddet, kadın sığınmaevleri gibi konularda etkin eğitimlerin verilmesi ve kadınların bilinçlendirilmesi yoluyla güçlendirilmesi kadın hakları konusunda bir ilerleme sağlayacaktır.

V) ÇEVRE

1) İnsan toplumu tarih boyunca çevresi ve doğa ile iç içe, uyum içinde yaşamıştır. İhtiyaçların hemen hepsini doğadan karşılamış ve doğa koşullarına uygun bir yaşam biçimi geliştirmiştir. Bununla beraber, 19. yüzyıl sonrasında artan şehirleşme ve sanayileşme ile doğru orantılı olarak insan ile doğa arasındaki uyum giderek azalmış ve insan çevresine ciddi şekilde zarar verir hale gelmiştir. Yaşadığımız kentlerin yönetiminden sorumlu belediyelerin çevresel etkileri düzenleme ve çevreye verilen zararı azaltma yönünde sorumlulukları bulunmaktadır. Bu minvalde, yüreğinde doğa ve çevre sevgisi bulunan gençlerin talebi yerel yönetimlerin doğayı hassas bir şekilde koruması ve belediye faaliyetlerinin çevreye olan etkisinin dikkatle gözetilmesidir.

2) Atmosfere karbondioksit salınımına sebep olan ve günümüzde etkilerini yoğun olarak hissetmeye başladığımız iklim değişikliğini tetikleyen sektörlerin başında enerji gelmektedir. Fosil yakıtlara dayalı enerji santrallerinden yapılan üretim enerji tüketimimizi karşılamamız noktasında katkı sağlarken gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma hedefine zarar vermektedir. Bu doğrultuda, Türkiye’de ve Dünya’da yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş için önemli adımlar atılmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, 2024 Ocak ayı itibariyle kurulu gücümüzün %11,1’inin rüzgar, %11’inin güneş, %1,6’sının ise jeotermal enerjiden müteşekkil olması sevindirici bir gelişmedir.2 Enerji sektöründeki yerel koşulların ve fırsatların en iyi şekilde farkında olan belediyelerin rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle, dalga gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yapacakları yatırım ile enerji dönüşümüne katkı sağlamaları gereklidir.

3) Belediyelerin doğrudan kendisi yapacağı yenilenebilir enerji yatırımları haricinde istekli diğer yatırımcılara teşvik sağlaması da çevreye olumlu etki sağlayacaktır. Belediyeye ait atıl kamu arazilerinin bedelsiz veya uygun koşullarda verilmesi, belediyenin tahsil ettiği vergilerden muafiyet, doğrudan finansal kaynak sağlanması gibi teşvikler yenilenebilir enerji yatırımlarını artıracak unsurlardır.

4) Günümüzde karbondioksit salınımının bir diğer başat kaynağı benzinle çalışan, içten yanmalı motorlu araçlardır. Bu benzinli araçların elektrikli araçlar ile en kısa sürede değiştirilmesi Paris İklim Anlaşması’nda öngörülen küresel ısınmayı 2 C derece ile sınırlama amacı açısından da kritik önemdedir. Bu bağlamda, belediyelerin kendi işlettikleri otoparklarda ve diğer kamuya açık alanlarda çok sayıda elektrikli araç şarj istasyonları kurmaları, elektrikli araç alımını teşvik edecek ve çevrenin korunmasına katkı sunacaktır.

5) “Ulaşım” bölümünde değinilmiş olan elektrikli scooter, kiralanabilir bisikletler vb. ulaşım metodları ile sağlanan mikro hareketlilik uygulamalarının çevreye de ciddi olumlu katkıları olmaktadır. Bu uygulamaların desteklenmesi gençlerin talebidir.

6) Doğa ve çevre denince akla gelen ilk hususlardan biri de ağaçlandırmadır. Belediyelerin kendi tasarruflarındaki alanların ve parkların ağaçlandırılması bu konuda atılabilecek en temel ve önemli adımdır. Bunun yanı sıra, TEMA gibi toplumda kendini kanıtlamış ve güvenilir doğa dernek ve vakıfları ile işbirliği yapılarak ağaçlandırma çalışmalarının kent merkezi ve dışında sürdürülmesi mümkündür.

VI) SPOR

1) Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.” sözünden de verdiği önemi gösterdiği spor alanında, belediyelerin çok daha fazla hizmet vermesi bu alana kaynak ayırması gençler için büyük önem arz etmektedir. Öyle ki hem gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durabilmesini kolaylaştırmak hem daha sağlıklı nesiller yetiştirmek adına genç sporcuların yetişmesi faydalı olacaktır. Genç sporcuların yetişip kendi branşlarında ülkemizin başarısına milli takımlar seviyesinde hizmet etmesi ve yurt dışındaki kulüplerde ülkemizi temsil etmeleri adına hem de belediyelerimizin sportif başarı ile prestij ve maddi gelir elde edebilmesi için başta futbol, basketbol ve voleybol olmak üzere belediyemizin bulunduğu coğrafya, ekonomik ve sosyal koşullar gözetilerek birçok spor dalında profosyonel spor kulüpleri kurmaları hem gençler hem belediye hem de ülke adına çok yararlı olacaktır.

2) Halihazırda popülerlik itibariyle en üst noktasına ulaşmamış olsa da gelişmekte olan ve gelecek vaat eden spor dallarına ilişkin akademiler, saha ve bu sporların yapılabileceği alanlar kurarak hem popüler spor alanlarına ilgi duymayan yahut bu alanlarda yetenekli olmayan gençlerin de spora katılımını sağlamak, onları spora teşvik etmek hem de gelişmekte olan bu alanlara yatırım yapılarak ülkemizde yaygınlaşmasını sağlamak önem teşkil etmektedir. Yerel yönetimlerden bu hususta çalışmalar yapılması gençlerin talebidir.

3) Bir önceki madde kapsamında belediyelerce özellikle teşvik edilmesi gereken, gerekli yaygınlığı sağlayamamış sporların başında kendine özel bir federasyonu bulunmayan bu nedenle Gelişmekte Olan Spor Branşları Federasyonu altında faaliyetlerini sürdüren sporlar gelmektedir. Bu sporlar şöyledir: squash, korfbol, kuraş, paintball, kriket ve dalga sörfü. Bilhassa squash ve paintball alanlarının uygun fiyatlarla halka kiralanması sonucu belediyenin de gelir elde etmesi mümkün olup bu sporlar da böylece toplumun geniş kesimlerince tanınır hale gelecektir.

4) Bir belediyenin en uygun bütçe ile yapabileceği ve uzun yıllar kullanılabilen spor alanlarının başında açık hava basketbol sahaları gelmektedir. Başta spor imkanlarına ücretli erişecek imkanı olmayan bölgelere yapılmak üzere kentin birçok noktasına basketbol sahası yapılması toplum sağlığına ve sporcu yetişmesine katkı sağlayacaktır.

5) Basketbol sahalarının yanı sıra; beton masa tenisi (dayanıklı olması açısından), ayak tenisi, halka açık veya kapalı futbol halı sahaları, yüzme havuzları (üyelik ile), buz pateni tesisleri (bunların buz hokeyi takımlarının kullanımına açılması da mümkündür), kaykay parkları, voleybol sahaları, tenis kortları yapılması gençlerin keyifle faydalanacağı hizmetler olacaktır. Yukarıda sayılan spor tesislerinden özellikle kapalı alanda olanların hizmet standartlarının da arttırılması adına cüzi de olsa ücretli olarak kullanıma sunulması makul olacaktır.

6) Günümüzde spor merkezleri yüksek üyelik ücretleri talep etmekte olup maddi durumu olmayan gençlerin bu imkandan faydalanması mümkün olmamaktadır. İçinde vücut geliştirme alanına ek olarak; yüzme havuzu, basketbol sahası, grup dersleri (savunma sanatları, dans, jimnastik vs.) için ayrı bir alan barındırması spor merkezinin kalitesini yükseltecektir. Bu şekilde uygun üyelik ücretleri karşılığında kentin farklı bölgelerine kaliteli spor merkezleri yapılması gençlerin talebidir. Gençlerin bu hizmetten daha çok faydalanabilmesi adına bu spor merkezlerinin çoğunluğunun kentte yer alan üniversitelerin (eğer üniversite içerisinde kaliteli bir spor merkezi yoksa) etrafında inşa edilmesi isabetli bir tercih olacaktır.

VII) TEKNOLOJİ-DİJİTAL KATILIM

1) Teknoloji, gençlerin en çok ilgi duydukları ve yaşamımıza tamamıyla nüfuz etmiş alanların başında gelmektedir. Hatta teknoloji yaşamımıza öylesine nüfuz etmiştir ki çağımıza ismini vermiştir. Hal böyleyken ve teknolojinin getirilerinden birçoğunun yaşamlarımızı büyük ölçüde kolaylaştırdığı da yadsınamaz bir gerçekken yerel yönetimlerimizin de teknoloji ve halk kitlelerinin teknoloji vasıtasıyla kent yönetiminde söz sahibi olmasını sağlayacak dijital katılıma ilişkin proje ve hizmetlerinin artırılması gerekmektedir.

2) İçerisinde bulunduğumuz teknoloji ve dijitalleşme çağında gençler ve diğer tüm vatandaşların yerel yönetimin vatandaşlarına sunduğu bütün hizmetleri tek çatı altında görebilecekleri, hızlı, kolay ve güvenilir şekilde ihtiyaçları olan hizmetten istifade edebilecekleri bir mobil uygulama oluşturulması gerekmektedir. Bu uygulama sayesinde gençler ve vatandaşlar toplu ulaşım hatlarına ilişkin bilgilerden, yakındaki kültür-sanat alanındaki etkinliklere, bir başka vatandaşın taziyesine gidebilmek adına varsa vefat haberlerine kadar her şeyi öğrenebilecek ve bulunduğu il yahut ilçeyle alakalı bütün bilgi ve duyurulara erişebilecektir.

3) Anılan mobil uygulamanın dijital katılım ayağında en etkili olacak nokta; yerel yönetimin kent sakinlerine danışmak istediği bir konu olduğunda (yapılacak yatırımın niteliği ve yerinin belirlenmesi, yeni spor merkezine isim verilmesi, sokak levhalarının rengi, yeni bir caddeye isim verilmesi, toplu taşıma güzergahları vs.) doğrudan bu uygulama üzerinden kentin ilgili kesiminde yaşayan vatandaşlara veya konu kentin tamamını ilgilendiriyorsa tüm kent sakinlerine danışabileceği anketler yapabilmektir. Böylece görevi vatandaşa hizmet etmek olan belediyeler yapacakları hizmetlerde doğrudan vatandaşın görüşünü alabileceklerdir.

4) Belediyelerin vatandaşa danışmasının yanında yine kritik önemdeki bir başka husus vatandaşın şikayetlerinin belediyeye iletilmesidir. Birçok belediyede hali hazırda şikayetlerin alınması için telefon hatları veya birimler bulunmaktadır. Bununla birlikte, kullanıma sunulacak mobil uygulamada yaşanılan şikayetin hızlıca tasnif edilip ilgili birime aktarılması ve bunun sonrasında da vatandaşın şikayeti hakkında yapılan işlemin durumunu takip etmesinin sağlanması ile alınan sonuç ve verim ciddi oranda artacaktır.

5) Çağımızın ve önümüzdeki yüzyılın temel gereksinimlerinden biri de otonom yazılımlar olacaktır yazılımların paha ve güç açısından bir ülkeyi ne denli yukarıda kıldığı ortadayken yerel yönetimler de yazılım geliştirme konusunda gençlerimize eğitimler vermeli, kendi sınırları içerisinde bu alanda faaliyet gösteren şirketlerle entegre şekilde staj programları düzenlemeli ve sonrasında yazılım ve teknoloji alanında kuracağı iştirakleri ile başta belediyenin dijital ihtiyaçları ve yazılımlarını kendi bünyesinden karşılamalıdır.

6) Yeni teknolojik atılımların gerçekleştiği, ülkenin teknoloji ve yazılım alanındaki ekosisteminin beslenmesini sağlayan alanlar teknoparklardır. Bazen teknoloji merkezi olarak da adlandırılan teknoparklar, yüksek katma değerli üretim yapan yazılım şirketlerinin bulunduğu, çeşitli vergi muafiyetlerinden yararlanan, inovatif gelişmelerin doğduğu yerlerdir. Yerel yönetimlerin bilhassa genç mühendislerin ilk kez kuracakları şirketlerini açabilecekleri teknoparkları kullanıma açmaları hem günümüzün zor ekonomik koşullarında hayallerini gerçekleştirmek isteyen gençler için hem de ülkemizin teknolojik atılımını yapması için muazzam fayda sağlayacaktır.